Bayram Sosyolojisi
Güçlü ve coşkulu duygular eşlik ederdi eskiden bayramlara.
Janjanlı, pırıltılı elbiseler, arkası açık ve illa ki o kırmızı pabuçlar, yemeyi özlediğimiz tatlılar, alışveriş furyaları, hummalı ikram hazırlıkları, babaların “hanım beyaz çorap var mı” telaşı ve nihayetinde aynı yer sofrasında edilen o geniş aile kahvaltıları.
Sessiz ve usulca anlamını terketti bayramlar da. Zamana ne dayanmış ki. Her sosyal olgu gibi bayramlar da değişip dönüşerek yeniden üretti kendi ritüellerini.
“Kültür” duyuş ve düşünüşlerini kendinden sonraki nesile aktarırken bazen geçiremez sözünü. Zimbardo’nun da dediği gibi; “Birey geldiği kültürden çok zamana hükmeden kültürün özelliklerini taşır.” Üretim ve tüketim ihtiyaçları değiştikçe gelenekselleşen her şeyin değişip dönüşmesi kaçınılmazdır. Kahve örneği gibi. Şimdilerde dördüncü nesil kahve girmeye başladı yavaştan kahve kültürüne. Dördüncü nesil kahve firmaları kendi tarlalarında kendi kahvelerini yetiştirip kendi yöntemleriyle demlemeye başladılar kahveyi. İnsan ister istemez düşünüyor biraz, Türk kahvesi hangi nesildi ya da Starbucks kahveleri. Günün birinde ikinci nesil bir kahvecide oturalım da der miyiz, bilinmez.
Bayramlar da kendi içinde farklı nesillerde yaşıyor. Birinci nesil bayramlar hala ilk bayramlar kadar ritüellerine bağlı zamana meydan okuyanlar.
İkinci nesil bayramları ise bayramı bir fırsat olarak görüp tatile çıkan gruplar oluşturuyor gibi görünse de hala vazgeçebilmiş değiller eski bayramların tadından. Bir bayram geleneksel kutlama yaparken bir diğerinde tatil olabiliyor bu.
Üçüncü nesil bayramlar ise geniş aileden kopan grubun kendi ailesiyle birlikte değerlendirecekleri bir zaman olarak görünüyor. Çocuk sınava hazırlanıyorsa ne tatil vardır artık ne de ziyaret. Yine de bir aradadır aile.
İçinde bulunduğumuz dördüncü nesil bayramlar ise tam olarak kimin ne isterse onu yaptığı bayramlar. Çekirdek aile de artık bir arada değildir. Çocuk arkadaşlarıyla tatile gider, anne evde kafa dinlemek isterken baba iş için şehir dışındadır belki. Yani birbirine benzemeyen bambaşka planların işlerlik kazandığı bayramları yaşamaktayız. Bizi bir araya getirmesi gereken bayramların, bizi dağıtan parçalayan ve uzaklaştıran işlevi hakim artık hayatımıza.
Siz hangi nesil bayramı kutladınız bu bayram? Geleneklerinize sadık kalarak arife günü atılan top atışını duymuş ve cümbür cemaat bir kahvaltının içinde bulmuşsanız kendinizi, hala birinci nesildensiniz demektir.
Ben uzun zamandır bayramın yardımlaşma ve hatırlama değerlerini yaşatmaya özen göstererek kendi planlarımı yapıyorum sanırım.
Hislerin, sezgilerin ve duyguların evrende yok olup gitmediğine inanırım. Belki her gün gelmemdense böyle bir günde duymak ayak seslerimi sizce de o’na daha iyi gelmiş olabilir mi?
En son ne zaman ziyaret ettiniz “en sevdiklerinizi”…
Mutlu, umutlu nice bayramlara…
#yaşasınyaşamak #bayramsosyolojisi #sosyolojikafasi #Zimbardo #sizcehangisi