İktidar Eliyle Düzenlenen İlişkiler

İlişki koçluğu aldığım sıralarda bana mantıklı gelen bilgiler şimdilerde biraz daha askıda. Tam da burada, Foucault’dan bahsetmeden, adını anmadan geçmek olmaz elbette. Sosyolojide belkide en çarpıcı kuramları ortaya atan sosyologdur kanımca.

İktidar eliyle düzenlenen ilişkiler için çarpıcı görüşleri vardır. Mesala iktidarın eşcinsel ilişkilere sıcak bakmaması, evlenmelerine kanunsal yasak koyarak kurumlaşmasına izin vermemesini sorgular. Çünkü “haz” duygusu insanın çalışmasını ve üretmesini engelleyebilecek potansiyeli olan güçlü bir duygudur.

Foucault’a göre iktidar; haz’zın çeşitlenmesi ve seçeneklerinin artmasını, insanların hiçbir şey üretmeyen bu duyguya kendilerini kaptırarak üretimin azalacağına yorar.

Eşcinsel ilişkilerin ya da çok eşliliğin itibarsız gösterilmesi ya da bazı hastalıkların cinsel yolla bulaşacağına dair tespitlerin söylemden ibaret olduğunu savunur. İktidar buna inanmamızı ister çünkü. Çünkü hazza kapılmak üretimi azaltırken toplumsal çözülmelere de neden olur.

“Biz bir aileyiz”

Bu kuramı günümüze taşıdığımda, kurumsal şirketlerde hala kurum içi romantik ilişkilerin hoş karşılanmadığını hatta ciddi sorunlara neden olabileceğini görürüz. İşte tam da burada Foucault’nun tespiti çok değerli. Yeni nesil biraz da bu yüzden sevmez “biz bir aileyiz” söylemini. Bir nevi kurum içi ilişkileri önlemek için yerleştirilmeye çalışılan bir duygudur bu çünkü.

Foucault hayatı boyunca inanmadı iktidar söylemlerine, hastanelerin ya da delilerin varlığı bile iktidar eliyle bilinçli oluşturulmuştur ve amaç aslında akıllı insanları hapsederek susturmaktır o’na göre.

Aids’ten veda ettiğinde hayata daha çok şey söyleyebilecek yaştaydı, şimdi de olmalıydı bu cesaret.

İyi ki yaşadın Foucault!

iktidarın duygulara (ilişkilere) olan etkisini görebilmek, sen yazmasaydın çok da mümkün değildi bence.

#foucault #söylem #iktidar #duygusosyolojisi #FoucaultSosyolojisi